Bilgiler > komşusuna verdiği zarar, ilahi ibadetlerle değil, yalnızca komşunun kendisine gösterilen tatminle onarılabilir
komşusuna verdiği zarar, ilahi ibadetlerle değil, yalnızca komşunun kendisine gösterilen tatminle onarılabilir
O [İsa], insanı Tanrı'nın hoşuna giden tek şeyin, dış sivil veya yasal kilise görevlerine uymanın değil, yalnızca kalbin saf ahlaki eğiliminin olduğunu iddia eder (Matta V, 20-48); … kişinin komşusuna verdiği zarar, ilahi ibadetlerle değil, yalnızca komşunun kendisine gösterilen tatminle onarılabilir (V, 24). Dolayısıyla Yahudi hukukuna tam olarak adaleti yerine getirme niyetinde mi olduğunu söylüyor (V, 17); Buradan hareketle, kanunun yorumlayıcısının kutsal metin bilimi değil, saf akıl dini olması gerektiği açıktır, çünkü lafzına göre ele alındığında, tüm bunların tam tersine izin vermiştir. Dahası, boğaz kapısı ve dar yol tanımlamalarında, insanların gerçek ahlaki görevlerinden kaçmak için kendilerine izin verdikleri yasanın yanlış yorumlanmasını da gözden kaçırmıyor;
He [Jesus] claims that not the observance of outer civil or statutory churchly duties but the pure moral disposition of the heart alone can make man well-pleasing to God (Matthew V, 20-48); … that injury done one’s neighbor can be repaired only through satisfaction rendered to the neighbor himself, not through acts of divine worship (V, 24). Thus, he says, does he intend to do full justice to the Jewish law (V, 17); whence it is obvious that not scriptural scholarship but the pure religion of reason must be the law’s interpreter, for taken according to the letter, it allowed the very opposite of all this. Furthermore, he does not leave unnoticed, in his designations of the strait gate and the narrow way, the misconstruction of the law which men allow themselves in order to evade their true moral duty, holding themselves immune through having fulfilled their churchly duty (VII, 13). He further requires of these pure dispositions that they manifest themselves also in works (VII, 16) and, on the other hand, denies the insidious hope of those who imagine that, through invocation and praise of the Supreme Lawgiver in the person of His envoy, they will make up for their lack of good works and ingratiate themselves into favor (VII, 21). Regarding these works he declares that they ought to be performed publicly, as an example for imitation (V, 16), and in a cheerful mood, not as actions extorted from slaves (VI, 16); and that thus, from a small beginning in the sharing and spreading of such dispositions, religion, like a grain of seed in good soil, or a ferment of goodness, would gradually, through its inner power, grow into a kingdom of God (XIII, 31-33).
Immanuel Kant
***