Bilgiler > Memlüklüler Hakkında
Memlüklüler Hakkında
savaşçılığı ve cengaverliğiyle ün yapmıştır. 1503’te şam’dan hareket eden hac kervanına refakat eden emire rüşvet vererek memlüklerin arasına katılan ludovico di varthema, bedevilerle yaşanan çarpışmaları ve memlüklerin hünerlerini şöyle aktarıyor:
“ne zaman bahsettiğim kuyularda dursak, çok sayıda arap’la savaşmak zorunda kalırdık. fakat, en fazla bir erkek ve bir kadını öldürebildiler ki onların düşüncesine göre biz altmış kadar memlûk, kırk-elli bin araba’a karşı koyabilirdi. çünkü bedevilere göre hiç kimse memlûklerden daha iyi silah kullanamaz. seyahatim sırasında memlûklerle ilgili muhteşem tecrübelerim oldu. diğer deneyimlerimin yanısıra, bir keresinde bir memlûk’un on iki, on beş adım ötede durmasını emrettiği kölesinin başına bir nar koydurdu ve ikinci atışında okuyla narı vurdu. yine başka bir seferde, bir memlûk’un atı üzerinde dört nala giderken eyerini söktükten sonra başı üzerinde taşıyarak koşuya başladığı yere yine dört nala atını sürerek geri döndüğüne şahit oldum.”
1255-1308 dönemine ait önemli bilgiler veren bizanslı tarihçi georges pachymeres, memlüklerin savaşcı ve cesur özellikleriyle ilgili şöyle diyor:
“yeryüzünün iki noktası, kuzey ve güney karşı karşıyaydı. ikisi arasında hem güç hemde karakter bakımından farklılıklar bulunmaktaydı. bu farklılıklar sadece insanlar arasında değildi, daha birçok alanda da farklılık vardı. kuzeydekiler beceriksiz, güneydeki insanlar ise yeteneklerle doludur. kuzeydekiler mantık bilimlerinden, doğadan, bilgelikten, yaşam düzeninden, sanat çalışmalarından, ne de insanların kendini gösterebilecekleri faaliyetlerden anlamazlar. ancak çok ataktırlar, dövüşte hızlıdırlar, cesaretlidirler, kendilerinden geçecek kadar sarhoş olur, mars tanrısı şerefine yerlere şarap dökerler. güneyde ise durum tam tersidir; insanlar çok yeteneklidir, zekidir, siyasette ve sanatta mükemmeldir, bilgilidir. ancak girişimlerde yavaştır, dövüşte korkaktır, çoğu işsiz gezer ve bir şeyle çok uğraşmaktansa az ilgilenmeyi tercih ederler. bir doğa bilimleri uzmanı bu durumu güneşe bağlamıştı. güneş ışınları bir noktaya çok az yayıyor ve çok az ortaya çıkıyor, beyinleri insanların zeki olmalarını sağlayacak kadar ısıtmıyor. ancak az gözükmesi sayesinde deriler sertleşiyor, kol ve bacaklar güçleniyor. diğer noktada, yani güneyde ise güneş çok daha fazla bulunduğundan insanların zekaları için gereken ısı sağlanıyor. ancak onları erkek yapacak kol ve bacakları güçsüz kalıyor. ve bu nedenlerle de doğa bilimi ruhların bedenlerle birlikte değiştiğine işaret ediyor.
işte memlükların kıpçak türklerine bu kadar çok değer vermelerinin sebebi de buydu. bu insanlar köle olarak satın alınıyor daha sonraysa asker yapılıyordu. kıpçaklar hükümdar bile olabiliyorlardı. yine bu kölelerle ordu oluşturuluyordu.” (georges pachymeres, bizanslı gözüyle türkler, çev: ilcan bihter barlas, s. 40-41)
Elbistan Muharebesi ya da Elbistan Savaşı 15 Nisan 1277'de Sultan Baybars komutasındaki Memlük ordusuyla Tatavun Noyan komutasındaki Ermeni, Gürcü ve Selçuklu destekli Moğol ordusunun karşılaştığı muharebedir. Savaş, Elbistan Ovası'nın Kalfa çayırında cereyan etmiştir.
***