Bilgiler > Atatürk'ün Samsuna çıkışı
Atatürk'ün Samsuna çıkışı
Ansızın talih Mustafa Kemal’e bir kez daha güldü. Liman von Sanders’in de belirttiği gibi, büyük bir kumandanın en temel niteliğine sahipti: Talih ve yine talih. Büyük bir kumandanın ikinci önemli niteliği de vardı onda: Talihini yakalayıp kullanma yeteneği.
Padişah ve İngilizler, Anadolu’daki ilk direniş hareketlerinin bir an önce denetim altına alınması gerektiğine karar vermişlerdi. Padişah’ın temsilcisi olarak birinin gidip orduyu silahlarını bırakmaya birliklerini dağıtmaya ve yer yer harekete geçen yerel İttihat ve Terakki şubelerinin toplantılarını durdurmaya ikna etmek üzere durumu yerinde ele alması gerekiyordu.
Padişah Mustafa Kemal’i görevlendirmek istiyordu. İngiliz askeri yetkilileri buna karşı çıktılar. O, tehlikeli ve yetenekli biriydi. İskenderun konusundaki tutumunu unutmamışlardı. İngiliz Yüksek Komiseri de aynı fikirdeydi.
Ne var ki, Sadrazam Damat Ferit, ona kefil olmaya hazırdı. “Anadolu’daki tüm sorunların sebebi” diyordu, “hiçbir şekilde halkta kaynaklanan duygular değil, o mel’un İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin, Enver’in habis çetesinin kurnazca çevirdiği dolaplardır. Türkler barış istemektedirler. Mustafa Kemal, cemiyetin sadece ismen üyesidir; gerçekte onun en kararlı muhalifi olarak tanınır. Ülke çapında büyük bir şöhreti vardır. Efendi bir adamdır. Kendisine güvenilebilir. Gönderilecek en uygun kişi odur.”
İngilizlerin onun hakkındaki kararı, tutuklanıp Malta’ya mı yoksa Padişah’ın temsilcisi olarak Anadolu’ya mı gönderileceği arasında günlerce gitti geldi. Sonunda Damat Ferit, İngilizleri ikna etti. Mustafa Kemal tutuklanacaklar listesinden çıkartıldı. Padişah’ın yaveri idi. Şimdi de Kuzey Bölgesi (9. Ordu) Umum Müfettişliği ile Doğu illeri Umum Valiliği’ne atanıyordu. İçinde bulunduğu tehlikenin farkında olmamakla birlikte, Mustafa Kemal öneriyi aldığı dakikada aradığı fırsatı yakaladığını fark etti. İçinde bulunduğu bunalımdan, yılanın deri değiştirmesi gibi kurtuldu; sağlığıyla birlikte eski canlılığına kavuştu. Amacını saklayarak ve Arif’inkinden başka kimsenin görüşlerine güvenmeksizin, Damat Ferit’in kendisine verdiği talimatı yürekten benimsemiş görünerek, plan yapmaya koyuldu. Padişah’ın temsilcisi olarak, Anadolu’daki Türkler arasında bir destek bulacağı kuşku götürmezdi. Onları İngilizlerden kurtarmak için gönderilmiş olduğunu söyleyerek direnişi örgütleyecekti; sonunda Türkiye’yi kurtarma fırsatı elindeydi.
Bozkurt-H.C. Armstrong
***