Temelelektronik.info

Bilgiler > Bakara Suresinden Ayet Mealleri



Bakara Suresinden Ayet Mealleri

40. Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi hatırlayın ve ahdime bağlı kalın, (iman, itaat ve cihad sözünüzü bozmayın)ki Ben de ahdinize (devlet, nimet ve cennet va’adime)bağlı kalayım. Ve yalnızca Benden korkun (Bana sığının)!


42. Hakkı bâtıl ile karıştırıp (gerçeği)örtmeyin ve (güç odaklarından korkarak veya menfaat umarak)Hakkı gizlemeyin. 

45. (Her konuda ve zorluk durumunda)Sabır (sebatla)ve namazla (Allah’a sığınıp)yardım isteyin; (Rablerine kavuşacaklarına,O’na dönüphuzuruna çıkacaklarınainanan ve)Allah’tan korkanlardan başkasına namaz; elbette büyük ve ağır (bir yük gibi)gelir (altında ezilip kalırlar; ya terk edip bırakırlar veya baştan savma kılarlar).


49. (Hani)Dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında, sizi Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. (Ki)Onlar, kadınlarınızı (kızlarınızı) diri (sağ)bırakıp, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir (bela)imtihan vardı.


78.Bunların bir kısmı ümmîdir, Mekke civarındaki bilinen kabilelerdir. Okumayı yazmayı, kutsal kitapları bilmezler. Kuruntudan ve kulaktan dolma, hahamlardan ve papazlardan öğrendikleri yalandan ve boş laflardan başka bildikleri yoktur. Onlar kesinlikle zanna dayalı konuşurlar.


84. (Yine hatırlayınız ki)Hani sizden, "Birbirinizin kanını akıtmayın, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayın" diye misak (kesin söz)almıştık. Sonra sizler bunu (kararlı bir şekilde)onaylamıştınız, üstelik (bazı gerçeklere bizzat)şahitlik yapmıştınız. (Bütün bunların unutulduğunu zannetmek gaflettir.)

85. Sonra siz, (maalesef yine) birbiririnizi öldürüyor, içinizden bir bölümünüzü yurtlarından sürüp-çıkarıyor ve günah ve düşmanlıkla (onların) aleyhlerinde ittifaklar kuruyor ve size esir olarak geldiklerinde onlarla fidyeleşiyor (özgürlük parası alıp bırakıyor)dunuz. Oysa onları (insanları haksız yere yurtlarından)çıkarmanız size haram kılınmıştı. Yoksa siz, Kitabın (işinize gelen)bir bölümüne inanıp da (zorunuza giden)bir bölümünü inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası, rezil ve aşağılık olmaktan (zalimlere uşaklık yapmaktan)başkası değildir; kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.

86. İşte bunlar (dinlerini eğip bükenler, ebedi)ahireti verip (geçici)dünya hayatını satın alanlardır; bundan dolayı azapları hafifletilmeyecek ve kendilerine yardım edilmeyecektir.




104. Ey iman edenler! (Yöneticilerinize:)"Raina-Bizi güt (şuursuz koyun sürüsü gibi bizi yönet)" demeyin; "Ünzurna-Bizi gözet (organize ve koordine edip istişare ile idare et)" deyin ve (Hakk ve adalet ettikçe onları)dinleyin. (Unutmayın ki)Kâfirler ve nankörler için acı bir azap vardır. [Not: Müslüman topluma koyun gibi güdülmek ve despot bir idareye boyun eğmek değil, etkin bir şekilde siyasete girmek, yönetimi takip ve tenkit etmek, ama şuurlu bir sorumluluk yüklenip Hakk’ta ve hayırda itaat etmek düşmektedir.]





114. (Elinde imkân ve iktidar olduğu halde)Allah'ın mescitlerinde O'nun isminin anılmasına (ve Kur’ani hüküm ve hakikatlerin konuşulmasına)engel olan ve bunların (Hakk nizamı kurmaya ve korumaya uğraşan yapıların)yıkılmasına çalışandan daha zalim kim olabilir? (Oysa) Onlara (yakışan, mescitlerin)içlerine korkarak girmekten başkası değildir. (Mescitleri ve İslami prensipleri engelleyen zalimler ve bunları destekleyen hainler var ya!)Dünyada bir aşağılanma, ahirette ise büyük bir azap onlar içindir (ve bunu hak etmişlerdir).



120. Sen onların milletlerine (Siyonist ve emperyalist emellerine ve zulüm düzenlerine)tâbi olmadıkça Yahudi ve Hristiyanlar, kesinlikle Senden (ve Ümmet-i Muhammed’den)razı olacak (memnun kalacak)değillerdir. (Eğer Yahudi ve Hristiyanların zalim takımı, Müslüman bilinen kimselerden razıysa ve yardımcı oluyorsa, anlayın ki bunlar, kendilerinin güdümüne girmiştir.)De ki: Şüphesiz (tek)kurtuluş ve huzur yolu, Allah’ın yoludur (Peygamberin sünneti ve sistemidir). Eğer Sana gelen bunca ilimden (ve Kur’ani haber ve hükümlerden)sonra onların (yani Siyonist ve emperyalist odaklara yanaşanların)hevâlarına (ve şeytani arzularına)uyacak olursan, (artık)Senin için Allah (tarafın)dan ne bir dost, ne de bir yardımcı kalıverir.

126. Hani İbrahim: "Rabbim, bu şehri bir güvenlik yeri kıl ve ahalisinden Allah'a ve ahiret gününe inananları (her çeşit)ürünlerle rızıklandır" demişti de; (Allah: "Sadece inananları değil,)inkâr edeni de az bir süre (dünyada)yararlandıracağım, sonra onu ateşin azabına uğratacağım; ne kötü bir dönüştür o!.." demişti.

140. Allah'ın şahitlik ettiği bir gerçeği, bilerek gizleyenlerden daha zalim kim olabilir? 

 
155. Andolsun, Biz sizi; biraz korkuyla (doğal ve sosyal afetler ve düşman saldırılarıyla), açlık (ve kıtlıkla)ve bir parça da mallardan, canlardan ve semerat (ürün ve evlatlar)dan noksanlaştırmakla (hastalık ve sakatlıkla)imtihan edeceğiz. Sabır (sükûnet ve teslimiyet)gösterenleri müjdele (ki, sadece onlar sevaba ve başarıya erişeceklerdir).


156. (Sabır ehli mü’minlere)Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: “Biz Allah’a ait (kullar)ız, (O’na iman ve itaat için varız)ve şüphesiz (öldükten sonra da) O'na dönücüleriz.”

 
159. Gerçekten, apaçık belgelerden (ibaret emirler olarak)indirdiklerimizi (Kur’ani hüküm ve hakikatleri)ve insanlar için Kitapta açıkça belirttikten sonra hidayeti (şeriat ve istikamet prensiplerini)gizlemekte olanlar (güç odaklarının vereceği zarardan korkarak veya onlardan makam ve menfaat umarak, Kur’ani gerçekleri kısmen veya tamamen örtmeye çalışanlar); işte onlara, hem Allah lanet edecektir, hem de (bütün)lanet ediciler(in bedduası onların üzerinedir).


166. (Hesap gününde)Azabı (ve hak ettikleri cezayı) gördüklerinde, (dünyada iken) kendilerine tâbi olunan (ama Hakka ve halkına hıyanette bulunan lider)kimseler, (maddi ve manevi va’adlere aldanarak)peşlerine takılan kesimlerden uzaklaşıp kaçmaya (çalışacak)ve aralarındaki bütün bağlar ve tanışıklıklar yokmuş ve kopmuş gibi davranacaklardır.

168. Ey insanlar, yeryüzünde bulunan şeylerin helâl ve temiz olanlarından (kazanıp) yiyin ve şeytanın adımlarını (fasık ve facir adamlarını) izlemeyin. Gerçekte o, sizin için apaçık bir düşmandır.

170. Ne zaman o kimselere (gerici, gelenekçi ve taklitçi cahillere:“Gelin)Allah'ın indirdiğine (akli ve nakli delillere, insani ve İslami değerlere)uyun” denilse, onlar: “Hayır, biz atalarımızı izinde ve üzerinde bulduğumuz şeye (yerleşik geleneklere ve geçmişten kalan göreneklere)uyarız” derler. (Peki)Ya ataları (ve örnek aldıkları eski toplulukları ve tarihi tabuları); akılları gerçeğe ermeyen ve doğru istikameti de bulup bilemeyen kimseler idiyse? (Hâlâ mı körü körüne onların peşinden gidecek ve köhnemiş bir geçmiş hevesiyle, gerçeklere direnecekler?)

171. İnkâr edenlerin örneği, sadece (çobanların) bağırıp çağırmasından başka bir şey işitmeyip (duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeden ve sürekli)haykıran (bir hayvanın)örneği gibidir. Onlar (manen)sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akledemez (doğru düşünüp değerlendiremez)ler.
O kâfirlerin hali, sadece bir çağırma veya bağırmadan başkasını işitmeyerek haykıranın haline benzer; onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, akıl da etmezler.

174. Allah'ın indirdiği Kitaptan (kendilerinin ve iktidar sahiplerinin işine gelmeyen)bir şeyi göz ardı edip saklayanlar ve onunla değeri az (bir şeyi, dünya menfaatini)satın alanlar (güç odaklarının ve iktidarların keyfine göre fetva uyduranlar var ya); onların yedikleri, karınlarındaki ateşten başkası değildir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmayacak ve onları arındırıp temize çıkarmayacaktır. Ve onlar için acı bir azap vardır.

177. “Sevdiğiniz malınızı yakınlara, yetimlere (korumasız ve bakımsız olanlara), yoksullara, yolda kalmışlara, isteyen muhtaçlara ve borç altında esir olanlara vermeniz...”

178. Ey iman edenler! (Meşru savunma mecburiyeti ve hukuk düzenini koruma görevi olmaksızın, haksız yere ve kasten)Öldürülen kimseler (katledilenler)hakkında size kısas yazıldı (farz kılındı). 

179. Ey temiz vicdan ve akl-ı selim sahipleri, kısasta sizin için hayat (huzur ve emniyet garantisi)vardır. (Haksız yere masum insanları katledenlerin de öldürülmeleri, cinayetlerin önünü alıcı ve caydırıcıbir ceza olarak emredildi.)Umulur ki (katliamdan ve devlete isyandan)sakınırsınız.

182. Bunun yanında; kim, vasiyet edenin haksızlığa eğilim göstereceğinden, ya da günaha gireceğinden korkup da ikisinin (vasiyet edenle, vasiyet edilenin)arasını bulup-düzeltirse, artık onun üzerinden vebal kalkacaktır. Gerçekten Allah, Bağışlayandır, Esirgeyip Acıyandır.

184. (Oruç)Sayılı günlerdir. Artık sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutsun. Ama) ona (oruca)takati yettiği halde (bazı zafiyetleri nedeniyle zor dayanabilenlerin)üzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye (borcu vardır). Kim gönülden (daha fazla)bir hayır yaparsa bu da kendisi için yararlıdır. (Ancak) Oruç tutmanız (ise)-eğer bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.

191. (Size düşmanlık yapanları, birlik ve dirliğinizi bozmaya çalışanları, saldırıya ve isyana kalkışanları)Onları bulduğunuz yerde öldürün ve sizi (yurdunuzdan, huzur ve hürriyet ortamınızdan)çıkardıkları gibi siz de onları (etkili ve yetkili konumdan ve işgal ettikleri makam ve topraklardan)çıkarın! (Çünkü;) Fitne, katl’den eşeddir! (Yani zalimlere ve hainlere fitne ve fesatlık imkânı ve iktidarı vermek, hayırlı bir hizmet ve hareketi bölmek ve engellemek“Katl”den-öldürmek için savaşmaktan daha şiddetli-tehlikelisonuçlar doğuracaktır!..)Onlar, size karşı savaşıncaya kadar, siz Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. (Ama)Sizinle savaşırlarsa, siz de onlarla savaşın. Kâfirlerin cezası işte böyledir.

193. (Bununla beraber, ülkenizde, bölgenizde ve yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya (herkese temel insan haklarını sağlayan bir düzen kuruluncaya; adalet ve hürriyet ortamını bozmaya kalkışan fesat odakları etkisiz bırakılıncaya)kadar onlarla çarpışıp-çalışın! [“Onlara karşı gücünüzün sonuna kadar, (askeri, teknolojik, ekonomik ve stratejik, her türlü) kuvveti ve besili atlar (gibi her an bakımlı ve donanımlı tankları ve uçak ve deniz filolarını) hazırlayın!” (Enfâl: 60)] Eğer (kâfir ve hain odaklar saldırı ve fesatlıktan)vazgeçerlerse, artık zalimlerden başkasına karşı düşmanlık yoktur (saldırganlık ve zulümkârlık caiz değildir).


kaynak: http://www.kuranmeali.com/Sayf...=29&meal=aakgul

212. Kâfir olanlar için dünya hayatı câzip kılındı. (Bu yüzden) onlar, iman edenler ile alay ederler. Oysa ki, (iman edip) inkârdan sakınanlar kıyamet gününde onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız lutufta bulunur. ***

***:Ebu Cehil ve arkadaşları, fakir müminler ile alay ettiler, bunun üzerine bu âyet nazil oldu. Hayat gerçeğini sadece dünya malı ile değerlendiren kâfirler için dünya malı câzip hale getirilmiştir. Onun için bunlar, üstün değerlere değil, geçici dünya malına kıymet vermişler, sonunda dünya malı onlara hiçbir fayda sağlamamıştır.
 

219. Sana, şarap ve kumar hakkında soru sorarlar. De ki: Her ikisinde de büyük bir günah ve insanlar için bir takım faydalar vardır. Ancak her ikisinin de günahı faydasından daha büyüktür. Yine sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar. «İhtiyaç fazlasını» de. Allah size âyetleri böyle açıklar ki düşünesiniz.  *
 

221. İman etmedikçe putperest kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kadından, imanlı bir câriye kesinlikle daha iyidir. İman etmedikçe putperest erkekleri de (kızlarınızla) evlendirmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kişiden inanmış bir köle kesinlikle daha iyidir. Onlar (müşrikler) cehenneme çağırır. Allah ise, izni (ve yardımı) ile cennete ve mağfirete çağırır. Allah, düşünüp anlasınlar diye âyetlerini insanlara açıklar. 

 


sonraki bilgi:      Fitneye savaşmak (ayet)

önceki bilgi:       Allahın Hz. Musa’nın Halkından İnek Kurban Etmelerini istemesi

 
 

Bu sayfaya 237  defa bakıldı


Bu internet sitesi kar amacı gütmemektedir. Bu içeriğin siteden kaldırılmasını istiyorsanız alttaki butonu kullanarak içeriğin kaldırılması için istekte bulunabilirsiniz.