Bilgiler > Kahvehanelerin dünyada yaygınlaşması
Kahvehanelerin dünyada yaygınlaşması
dini sebeplerden ötürü ilk önce arap yarımadasına yayılan kahvehaneler 17. yyda avrupaya taşınmış ve tüm dünyaya yayılmıştır.
kahvenin uyarıcı etkisi, ilk kez çıktığı arap dünyasında biliniyordu. bu etki bir düşünceye göre ilk etiyopyada bir düşünceye göre ise yemende tesadüfen keşfedilmişti. içki tüketmek istemeyen araplar, o dönem yaşadıkları aydınlanma çağı ile kahveyi düşünce sohbetleri yapmak ve sosyalleşmek, rahatlamak için kullanıyorlardı.
avrupanın kahvenin uyarıcı özelliğini keşfetmesi ile kahve özellikle avrupadaki entellektüeller tarafından tercih edilen bir içki olmuştu.
avrupadaki bu kafeler bilim insanları, iş adamları, entellektüeller, şairler, edebiyatçılar, politikacılar ve yazarlar tarafından bilgi borsası bir nevi internet ağı olarak kullanılmaya başladı.
ancak ilk kafe londra’da bir iş merkezi veya ticaret merkezinde değil bir üniversitede açılmıştı. jakob adlı bir lübnanlı ilk kafeyi 1650’de oxford’da açtı.
entellektüellerin ve bilim insanlarının uğrak yeri olan bu kafe bir nevi akademik konferansların yapıldığı yer haline geldi. öğrenciler bir peniye içtiği kahve ile bu doğal oturumlara katılıp dinleyici olabiliyorlardı. zamanla bu kafenin adı akademi camiasında “peni üniversitesi” haline gelmişti. zamanla kafeler önce fransaya sonra ise tüm avrupaya yayıldı.
akademi camiasında bilim konuşulan kafeler öyle bir hal aldı ki londrada st. paul katedrali yanındaki marine kafesinde matematik dersleri verilmeye bile başlandı. bazı kafeler birkaç zaman öncesinde hangi konuların tartışılacağını belirten duyurular astılar kapılarına. örneğin bir sonraki hafta gerçekleşecek güneş tutulmasına dair ilgilenenlere özel astronomi dersleri verilecekti.
giderek bu sosyal alanlar buluşların, patentlerin tartışıldığı, ilk kez açıklandığı yerler haline geldi.
ünlü bilim adamları hook ve newton’un bazı buluşlarını bu kafelerde yaptığı daha sonra kendi günlüklerinden ortaya çıkmıştı.
diderot, d’alembert, franklin bu kafelerin düzenli müşterisiydi. voltaire’nin kendine ait masa sandalyesi bile vardı! düzinelerce kahve içmesiyle ünlüydü.
ilk entellektüel faaliyetlerin konuşulduğu bu toplanma yerleri daha sonra ticaret, denizcilik gibi konuşmaların da yapıldığı yerlere dönüştü.
gazeteler broşürler artık kafelerde bir fincan parasına okuyup tartıştığın mekanlar haline geldi.
şairlerin, yazarların edebiyat yaptığı, eserlerini okuduğu kafeler yayılmaya başladı.
tüccarlar artık ticari haberleri buralardan almaya başladı. iş adamları iş anlaşmalarını kafelerde imzaladılar.
brokırlar borsayı bu mekanlardan takip etmeye başladılar. artık kafeler yeni bir şekle büründü ve tüm ticari ve para borsası son haberlerini açıklar hale geldiler. hisse senetlerinin alınıp satıldığı royal exchange ofisleri çoğalınca devletlerin katı kurallar ve vergiler koymaya başlamasının ardından, bu durumu protesto eden brokırlar kafeleri tercih etmeye başladı. ancak bir süre sonra kafelerin bu yasadışı kullanımı da ortaya çıkmıştı ve hükümetler kafelere de yaptırımlar getirmeye başladılar.
sonrasında kafeler özellikle paris’te başlayan insan hakları gibi kavramların konuşulduğu siyasi ortamlar halini aldı. artık kafelerde siyasi propaganda bile yapılıyordu.
hatta meşhur fransız insan hakları devrimini başlatan bildiri, 12 temmuz 1789’da desmoulins tarafından cafe de foy’un bahçesinde okundu.
işte bu noktadan itibaren devlette geri durmadı ve muhbirlerini kafelere gönderip, siyasi propaganda yapan, devleti eleştiren herkesi kafelerde yakalayıp tutuklamaya bile başladı.
zamanla artık kafeler konularına göre ayrışmaya başladılar. durum öyle bir hal aldı ki hangi konuyu dinlemek isterseniz o kafeye gidiyordunuz. bir kafede yalnızca şiir konuşulurken, bir kafeye yalnızca iş adamları, bazısına ise yalnızca bilim insanları gidiyordu. bazense yan yana açılmış olan bu kafelerde birinden çıkıp diğerine girmek mümkün oluyordu.
günümüze geldiğimizde bugunki kafeler tarihsel atalarının yanında sönük kalır. ancak yine de kafeler hala düşünmek, tartışmak, iş toplantıları yapmak için insanların biraraya geldikleri ortamlardır. hatta bazı kafe zincirlerinde kablosuz internet noktaları ile insanların kitap okuduğu ödev yaptığı yerler haline gelmişlerdir. ülkemizde ise genelde sosyalleşmek, sohbet etmek ve kahve içmek için kullanılmakta.
son olarak küçük bir anekdot daha vermek istiyorum. 17.yydan sonra yaygınlaşan bu kafeler sadece erkeklerin girebildiği, içinde koltukların ve samimi ev ortamının oluşturulduğu yerler haline geldiği için dönemin ev hanımları kocalarının bu kafelerde akşama kadar vakit geçirmesinden, ev ve çocuklarıyla ilgilenmemelerinden şikayet etmeye başladılar.
burada günümüzün meşhur ingiliz twinings çayları devreye girdi. aynı zamanda kahvehane zinciri sahibi olan thomas twining, o zamana kadar yalnızca kraliyette ve bazı ev ortamlarında kullanılan çayı sosyalleştirdi ve ilk çayhaneleri kurdu. artık kadınlar da beş çayını bu çayhanelerde içmeye başladı. günümüz ev hanımlarının “gün”lerine dönüşen bu mekanlar sonrasında çocukların da getirildiği yalnızca kadınların girebildiği sabahtan akşama sohbet edilen yerler haline geldi
kaynak: altı bardakta dünya tarihi kitabı.
https://eksisozluk.com/entry/93352103