Bilgiler > Ibn-i Fadlan Seyahatnamesi
Ibn-i Fadlan Seyahatnamesi
henüz müslümanlığı kabul etmemiş oğuz boylarının yaşantısı ile ilgili ilginç detaylar barındıran eser.
yeryüzünde o dönemin en kozmopolit kültürünü barındıran islam imparatorluğunun medeniyet havzasından çıkıp kuzeye doğru yaklaşık bir yıl süren seyahati boyunca karşılaştığı göçebe kültürler karşısında duyduğu şaşkınlığı, ve tiksintiyi kendi kültürel ön yargılarını da içeren çeşitli betimlemelerle aktarır ibn fadlan :
"bunlar deri çadırlarda oturan göçebe insanlar. bir süre bir yerde kalıp, sonra başka yere gidiyorlar. yol üstünde bunlara ait çadırlarin heryanda kurulu olduğunu görüyoruz. yasayışları güç, ama kendileri de yollarını yitirmiş eşekler gibi davranıyorlar. onlari tanrıya bağlayan bir dinleri yok. mantiklarını da kullanmıyorlar. hiçbir şeye tapmıyorlar. başlarındakilere "bey" diyorlar, içlerinden biri bey'e danışmak istediği zaman ona gidip, "bey, falanca işte ne yapayim?" diye soruyor. ne yapacağına, aralarında yaptıkları toplantıda karar veriyorlar. ama kararı verip uygulamaya geçecekleri zaman, içlerinden en basit, en aşağılık olanları bile ortaya çikip, karara karşı gelebiliyor"
"kadınları, ne kendi erkeklerinin ne de yabancıların yanında peçe kullanıyor; vücutlarını da örtmüyorlar. bir gün bir oğuz'un evinde oturuyorduk. karısı da yanımızdaydı. biz konuşurken kadın bir ara vücudunun görünmemesi gereken bir tarafını açıp kaşıdı... hepimiz gördük. hemen ellerimizle gözlerimizi kapatıp, "allahım, sen bize günah yazma." diye yakardık. kocası güldü, çevirmenimize şunları söyledi: "sizin, önünüzde açilmamizin nedeni, gördüğünüz halde kendinizi tutmayı ögrenesiniz diyedir. çünkü ulaşamazsınız; böyle olmasi, gizli olup da elde edilebilir olmasından daha iyidir."
"zina bu insanlara çok yabanci. ama birisinin zina işledigini ögrenirlerse, onu iki parçaya ayırıyorlar. bunu yapmak için günahkâri iki ağacın dallarına bağlıyorlar, sonra deviriyorlar agaçları, adam ikiye bölünüyor."
(homoseksüelliğin de türkler arasinda çok büyük günah sayıldığını karşılaştığı bir örnekle açıklar.)
"günlerimi evin içine baska bir ev gibi kurulmus keçe bir türk çadirinda geçiriyordum. o çadirda kalin giysilere, kürklere sarılıp yatıyordum, ama yine de sık sık yanağım donup yastığıma yapışıyordu..."
"oğuzlar doğal gereksinimden sonra bile kendilerini yıkamıyorlar. seminal sıvının pisliğini de temizlemiyor, vücutlarını arındırmıyorlar. özellikle kış gelince suya dokunmak istemiyorlar sanki. oğuz komutanı, heyetimizin kendisine armağan ettiği yeni kaftanı giymek için sırtındaki işlemeli kaftanı çıkardığında, iç giysilerinin kirden çürümek üzere olduğunu gördük. bu insanların geleneğine göre ten üstüne giyilen iç giysi eskiyip parçalanıncaya kadar üstten çıkarılmıyor."
"ibn fadlan bir türk'le yan yana yolculuk ederken, türk ona yakınmış: "başbuğ bizden ne istiyor? öldürecek bizi bu soğukta! ne istediğini bilsek, hemen verir kurtulurduk." demiş. ibn fadlan buna cevap olarak, "bütün istediği, 'allah'tan baska tanrı yoktur' demeniz" diye karşılık verince, türk gülmüş: "doğru olduğunu bilsek, söylerdik." "
***