Bilgiler > Stockholm Sendromu Nedir?
Stockholm Sendromu Nedir?
Stockholm sendromu, rehin alınan kişinin, bu süre içerisinde suçluyla empati kurmasını ve zamanla rehin alan kişinin haklı olduğunu düşünmeye başlamasıdır. Suçlu rehin aldığı ya da alıkoyduğu kişinin kendisine saygı duymasını ve sevmesini sürekli emreder. Rehinenin mecburen baş eğmesi ve bu durumu kabullenmesi, zamanla suçlu kişiyi haklı çıkarmasına neden olur. Hatta yaşanmış bazı olaylarda rehine ve suçlu arasında duygusal bağların oluştuğu da gözlemlenmiştir.
Sendrom, tehlike altında kalan bir insanın hayatta kalabilmek için verdiği uğraş sonucunda ortaya çıkar. Esir alınan, zorla bir yerde tutulan kişi, hayat ile tek bağlantısının onu rehin alan kişi olduğunu düşünmeye başlar ve suçlu ile arasında ilişki güçlendirmek için çalışır.
Stockholm sendromu:
aile içi şiddet gören kişilerde
hayat kadınlarında
taciz-tecavüze uğrayanlarda
hapishane deneyimi yaşayanlarda görülmektedir.
stokohl.jpeg
Stockholm Sendromuna Örnek Olay
Stockholm sendromu ilk kez 1973'te İsveç'te bir banka soygunu sırasında yaşanır. Bankayı soymak için sabah saatlerinde elinde silah ve patlayıcılarla bankaya giren Jan Erik Olsson, banka çalışanlarından üç kişiyi rehin aldı ve isteklerini polislere bildirdi. Olsson, hem cezaevinde olan yakın arkadaşını, oldukça yüklü bir miktar para ve hızlı bir araç ister fakat Olsson'un sadece arkadaşını getirirler. Diğer istekleri içinde Olsson oyalanmaya başlar. Tüm dünya bu hırsızlık olayını duymaya başlar. Stockholm halkı zamanla polisin çok sert tavırlar takındığını ifade etmeye başlar.
stocholm.jpg
Bir süre sonra bankadan bir patlama sesi duyulur.Olsson ve arkadaşı bankanın kasasını patlatır. Bunun üzerine polis, hırsızları ve rehineleri bankaya kilitler. Sadece ufak bir delikten yemek alışverişi yapılır. Ardından polis daha fazla dayanamaz ve delikten gaz sıkmaya başlar. Olsson ve arkadaşı ise teslim olmak zorunda kalır. Buraya kadar her şey çok normal ve olması gerektiği gibi gelir fakat asıl garip durum Olsson hakkında rehinelerin verdiği ifadeler olur çünkü rehineler, Olsson'un kendilerine iyi davrandığını ve asıl suçlunun polis olduğunu söyler. Bu ifadeler dünyada büyük yankı uyandırdı. Olsson'a karşı kendilerini o kadar yakın hissettiler ki içlerinden bir tanesi nişanlısını terk edip Olsson'un hapishaneden çıkmasını bekledi. Olumlu ifadelerin sonunda ise Olsson 8 yıl boyunca cezasını çekti.
Sinemada Stockholm Sendromu
Stockholm sendromu, sinemada da oldukça fazla işlenen konuların başında gelmektedir. Kaçılan birey, kendisini alıkoyan kişiye karşı dirense de bir şekilde karşısındakini anlıyor ve en sonunda onu haklı buluyor. Özellikle Yeşilçam'da bu tarz aşk filmlerini pek çok kez izledik. Dünya sinemasında da oldukça geniş bir yere sahip olan stockholm sendromunu farkında olarak ya da olmayarak işlenen konular arasında yer almaktadır. İşte stockholm sendromuna örnek filmler:
Mavi Boncuk: Film, Emel Sayın'ı dinlemek için gittikleri gazinonun hesabını ödeyemeyip dayak yiyen 6 yakın dostun intikam almak için Emel Sayın'ı kaçırmasıyla macera başlar. Emel Sayın ilk başlarda evden kaçmak için büyük uğraşlar verir fakat zamanla 6 kafadara ayak uydurur. Gazinosuna geri döndüğünde ise aklının hala dostlarında kaldığını fark etmesiyle gazinosunu bırakır dostlarının yanına gider. Yönetmenliğini Ertem Eğilmez'in yaptığı filmin başrollerinde ise Emel Sayın, Tarık Akan, Münir Özkul, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Kemal Sunal ve Halit Akçatepe yer aldı.
mavi-boncuk.jpg
V For Vendetta: Geleceğin İngilteresi'ni anlatan film, despot yönetime karşı mücadele eden V isimli bilinmeyen bir adamın yaşadıklarını ve kazandığı zaferi anlatıyor. Filmde stockholm sendromu ise V isimli bir adam ile garip bir ilişki kuran Evey isimli genç bir kadının yaşadığı tutsaklıktan yoğun duygularla çıkmasını ve sonrasında V ile zafer için kendisi ve gelecek için çalışması şeklinde anlatılıyor. Senaryosunu Wachowski Kardeşlerin yazdığı filmin başrollerinde ise Natalie Portman ve Hugo Weaving paylaştı.
***