Bilgiler > Türklerle Omuz Omuza kitabından alıntılar



Türklerle Omuz Omuza kitabından alıntılar




1. katı bir askeri ruhla eğitilen Al­man gençliği, bu anlatılanlardan Almanların Doğu'daki zor görevlerini ve çok üstün bir düşmana karşı güçlerinin sonuna kadar yıllarca karşı koymuş olan kahraman Türklerin başka bir örneği olmayan kanaatkarlıklarını, tahammüllerini ve va­tan sevgilerini öğrenmelidir.

2. O, "istemek" ile "yapa­bilmek"i karıştırıyor ve bazen yapılması müm­kün olmayan şeyler vaat ediyordu. Enver Paşa şüphesiz kabiliyetlii bir diplomattı. Bunu basit bir subayken. Jön Türk hareketinin başına yükse­lişi ve böylece Türk im­paratorluğunun mutlak hakimi oluşu ispat edi­yordu. İstanbul'un içinde ve çevresinde yegane des­pot sayılıyordu; ama ül­kenin iç taraflarında, özellikle de Anadolu'da nüfuzu hissedilir derece­de azdı. Teşkilatçı olarak da güzel başarılar göstermişti, ama başkomutan olmak için temeli ve eğitimi eksikti.

3. Türkiye, İtilaf Devletleri'nin imparatorluğu bölüşme tehli­kesinden kaçınmak için Mihver Devletleri'nin zafer kazanaca­ğını ümit ederek bizim tarafımıza geçmişti. Bunu yaparkenki sebepleri hiçbir şekilde dostluk değildi, varlığını korumak iç­ güdüsüydü, ama gücünün son kertesine kadar müttefik olarak sorumluluklarını yerine getirdi. Buna rağmen başından beri iki millet arasında samimi bir anlayışa dayanan güven yoktu.

4. Kendi genelkurınayı, Orgeneral Bronsart von Schellendorff ve Yarbay von Feldınann gibi, Mareşal Liman da buna ısrarla karşı çıktılar. Kaputları, çadırları, kürkleri ve çizmeleri hemen hiç olmayan birlikler, üstelik ikmal şartları da zor olduğundan dolayı, bir kış seferine dayanabilecek du­rumda değillerdi. Fakat Enver anlatılan zorlukları önemsemiyor, talihine güveniyor ve bütün ikazlara rağmen planını he­men uygulamakta ısrar ediyordu. Bunun için hayvanlarla be­raber yaklaşık 90 000 asker kullanıldı. Daha on dört gün geçmeden önemsiz öncü çarpışmalarının peşinden bütün ha­rekat kara ve buza saplanıp kaldı, 3. Ordu'nun mevcudu 12000 kişiye düştü. 18-20 000 kişiyi muharebe kaybı say­mak mümkündür, ama geriye kalanların hepsi komutanlığın yetersiz hazırlığı yüzünden boş yere feda edildiler. En seçkin Osmanlı askerleri burada ya kışlık elbiseleri olmadığı için do­narak ya da buz tutmuş, karla kapanmış ve dik patikalardan iaşe ikmali yapılamadığı için açlıktan öldü.

5. Bu bozgunun gizli tutulmasını şiddetle em­retti. Hakikaten de bu haber ülke içinde duyulmadı. 3. Or­du'nun bakiyesi Enver'in diğer ordulardan takviye birlikler almasıyla şaşırtıcı bir süratle 35 000 kişiye tamamlandı. V. Kolordu'nun da oraya gitmesini emredince, Liman bu kolor­dunun nakline engel oldu. Buna öfkelenen Enver kıtaların sa­dece kendisine itaat edeceğine, başkalarına itaat etmeyeceği­ne dair aceleye gelmiş bir emir verdi. Bu sefer bu talimat Li­man'ın başkomutanlığı bırakmaya karar vermesine yol açtı. Bu arada levazım tuğgenerali İsmail Hakkı becerikli bir ara­buluculukla nahoş kavgayı yatıştırmaya muvaffak oldu, ama en yüksek mevkideki bu iki lider arasındaki şahsi husumet ileride iki ülkenin de zararına olacak şekilde daima arttı.

6. Çanakkale'de Osmanlı askerlerinin kahramanlı­ğı, birçok Alman subayın başarılı faaliyeti ve unutmamak ge­rekir ki Liman von Sanders'in mümtaz liderlik özellikleri ve kararlı tutumu parlak bir zafer elde etmişti.

7. Buna mukabil muntazaman 15-20 kiloınetrede bir han denen masif evler, kervansaraylar, kısmen mazgallı duvarla da çevrilmiş ka­le gibi binalar vardı. Bunlar yüzyıllardan beri yolculara ve hayvanlarına bir ocak yeriyle birlikte başlarının üstünde kötü hava şartlarına dayanıklı bir dam ve haydutların saldırıların­dan korunma imkanı sağlıyorlardı. Onların içine hiç girme­dik. Çünkü aşırı bitlenmiş oldukları için, bilindiği üzere hasta­lıklı bitlerden bulaşan lekelihummanın kapılabileceği tehlike odaklarıydılar.

8. Kamyonumuz zorlanarak, döne döne yaylaya tırmanıyordu. 30 Temmuz'da 3 800 metre yüksekliğindeki Erciyes Dağı'nın kuzey yamacında bulunan Kayseri'ye dik bir yoldan ulaştık. Maalesef yağmalanmış olan görkemli bir Er­meni evinde kaldık. Takriben 50 000 kişinin yaşadığı ve ger­çek bir Doğu görünümü sunan kente evin taraçasından, tepe­den bakıyorduk. Damları yazın aile mensupları tarafından yatmak için kullanılan muntazam düz kerpiç satıhlarla kaplı sayısız ev kendine has bir tesir yaratıyordu.

9. Kamyonumuzda mutlaka yapılması gereken bir tamirat bizi bir gün dinlenme­ye mecbur etti. Fırsattan istifade kaleyi gezdik. Burçlarla pe­kiştirilmiş güçlü surların arkasında geniş sütunlu yolları, sa­lonları, kubbeli yerleri, mahzenleri ve çeşitli büyüklükte oda­larıyla, eski bir Selçuklu hisarı bulunuyordu. Şimdi hapishane olarak kullanılıyordu. İki yüzden fazla bahtsız insan burada ışığın ve güneşin girmediği karanlık mekanlarda azap çeki­yorlardı. Ekserisi önemsiz siyasi faaliyetlerden dolayı tutuk­lanmıştı ve en ufak bir bakım olmaksızın ruhları ve vücutları çürüyerek beyhude yere kurtarılmayı bekliyorlardı.

10. Daha Zara köyünde hayvan­lardan birkaçı bitap düştüğü için iki gün dinlenmek zorunda kaldık. Yoksulluk içindeki köy tahtakurusu kaynadığı için ça­dırlarda kaldık. Beklemenin can sıkıntısını bir atlının getirdiği mektup yok etti. Mektubu kaleme alan hanım bir Türk tümen komutanının eşiydi ve bana Smyrna'ya [İzmir) yolculuk yaptı­ğını bildiriyor, bir günlük mola verdiklerini, bu sürede kendile­rini korumamı talep ediyordu ki bunu hemen kabul ettim.


Türklerle Omuz Omuza - Hans Guhr




Kaynak: Çoğunlukla Ekşisözlük ve Wikipedia
 
sonraki bilgi:      20 000 kişiyi muharebe kaybı say­mak mümkündür, ama geriye kalanların hepsi komutanlığın yetersiz hazırlığı yüzünden boş yere feda edildiler
önceki bilgi:       Yasa kalkanı altında ve adalet adına sürdürülen zulümden daha zalim bir tiranlık yoktur
 
 
Bu sayfaya 211  defa bakıldı